Işık kirliliği, gereksiz ve düzensiz ışık kaynağı kullanımının yol açtığı çevresel bir kirlilik türüdür. Her ne kadar ışık, doğanın düzenini koruması ve sürdürmesi için önemli bir ihtiyaç olsa da yapay ışık kaynaklarının yol açtığı kirliliğin doğaya yansıması olumsuz yöndedir.
Yakın geçmişte, henüz bu kadar ışık kaynağı mevcut değilken doğal ışık kaynakları yani güneş, ay ve yıldızlar, doğanın ve insanların ihtiyaç duyduğu aydınlığı sağlamaktaydı. Ancak değişen yaşam ve çalışma koşulları daha fazla ışık ihtiyacı doğurmuştur. Diğer çevre kirliliği sorunlarında olduğu gibi ışık kirliliği konusunda da artan nüfusun getirdiği sonsuz ihtiyaçlar belirleyici niteliktedir.
Işık kirliliği, en kısa ve gerçek tanımıyla geceleri gökyüzünde yıldızları görememektir. Bitkilerin ve hayvanların yapay ışık kaynakları nedeniyle doğal yaşam döngülerinin bozulması ve çeşitliliğin azalmasıdır.
Evler, fabrikalar, kamu alanları, reklam panoları gibi alanlar, geceleri dikkat çekmesi için yapay ışıkla aydınlatılır. Başta zararsız gibi görünen bu müdahale, şehirlerin kalabalığına ve yerleşim sıklığına göre olumsuz sonuçlar doğurur.
Işık kirliliğinin oluşum nedenlerinin en başında nüfus yoğunluğu gelir. Nüfusu yoğun olan bölgelerde daha fazla ışık kullanma ihtiyacı doğar ve bu da ışık kirliliği oranını artırır.
Işık kirliliğinin nedenlerinden en önemlisi yanlış ve düzensiz aydınlatma uygulamalarıdır. Gereksiz kullanılan ve parlak aydınlatma sağlayan sokak ışıklarından park-bahçe aydınlatmalarına kadar birçok alanda temel aydınlatma prensipleri ile uyumsuz projeler bulunmaktadır.
Uyumsuz ve düzensiz projelerle aydınlatma yapılmasının en net etkisi, aydınlatma kaynağı olarak kullanılan armatürün parlak ve geniş bir açıyla ışık yaymasıdır. Armatürler belirli alanları aydınlatmak üzere tasarlanmışlardır ancak doğru kullanılmadıklarında hedeflenen alanın dışında sağlıksız bir ışık kaynağına dönüşebilirler.
Işık kirliliğinin etkileri özellikle doğal yaşam üzerinde deformasyona neden olur. Işık kirliliği, bir çevre kirliliği türüdür ve dolayısıyla en çok çevre koşullarına zarar verir. 100 yıl kadar önce ışık kirliliği gibi bir konunun hayal edilmesi bile çok zorken günümüzde önemli bir sorun haline gelmiştir.
Işıl ışıl bir şehre bakarken güzel göründüğü düşünülebilir ancak hem enerji tasarrufu açısından hem de bölgedeki doğal hayat açısından oldukça korkutucudur.
Günümüzde insanların büyük bölümü geceleri doğal ışığı hiç görmeden yaşıyorlar. Özellikle kentsel bölgelerde ay bile zor görünürken yıldızlar çok nadiren seçilebiliyor.
NASA’nın oluşturduğu interaktif harita ile görülebilen ışık kirliliği, diğer çevre kirliliği çeşitleri gibi bitkiler ve hayvanlar için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Doğal gün döngüsüyle yaşaması gereken hayvanlar geceleri maruz kaldıkları yoğun ışık nedeniyle sağlıksız bir evrim süreci geçiriyorlar. Aynı şekilde bitkiler için de yaşam kaynağı olan ışık, doğal döngü dışında ortaya çıktığında bitki örtüsünde azalma ve kuraklık meydana gelmektedir.
Işık kirliliği ile ilgili araştırma yapan bilim adamları artan kirliğin etkilerinin katlanarak büyüdüğü ve önlem alınması gerektiğini belirtiyorlar.
İnsanlar bireysel olarak bu tarz büyük etkileri olan bozulmaları önleyemeyeceklerini düşünürler. Oysa durum daha farklıdır. Işık kirliliğinin olumsuz etkileri ile ilgili toplumsal bilinçlendirme çalışmaları mevcuttur. Bu çalışmalar doğrultusunda insanlara bireysel olarak ışık kirliliği ile mücadele etmenin yöntemleri aktarılmaktadır.
Işık kirliliğinin doğaya etkisi ve insan yaşamındaki olumsuz belirtileri azaltılabilir. İlk yapılması gereken yapay aydınlatma projelerinde uzmanlardan destek almaktır. Uzmanlar doğru aydınlatma ilkeleri sayesinde doğal ışıktan maksimum fayda elde edecekler ve alan aydınlatmasında doğru armatürleri kullanacaklardır.
Kentlerde kullanılan sokak lambaları ve dış aydınlatmaların hem enerji tasarrufu açısından hem de ışık kirliliği açısından mutlaka denetlenmesi gereklidir. Böylece hali hazırda çok fazla ışık kaynağı bulunan yoğun bölgelerde iyileştirme yapılmış olacaktır.
Kırsal alanlarda yaşayanlar için ise sorumluluk daha büyüktür. Çünkü hem bitki hem de hayvan nüfusu olarak korunması gereken birçok unsur mevcuttur.
Özellikle geceleri ışıkları gerekmedikçe kapatarak, kimsenin bulunmadığı alanlardaki ışıkları açmayarak ve doğru aydınlatma prensiplerine uygun şekilde projeler tasarlanarak ışık kirliliğinin önüne geçilebilir.