Aydınlatma, doğrudan insan psikolojisini etkileyen önemli bir unsurdur. Bir mekânda ilk dikkat çeken unsur ışık kaynakları ve ışık kaynaklarının oluşturduğu sıcaklık ya da soğukluk temasıdır. İnsanlar bulundukları mekânların onlara yansıttığı duyguyu hissederler. Bu nedenle mekân nasıl bir algı yaratırsa insanlar da o şekilde tepki vermeye başlar.
Araştırmalar gösteriyor ki “aydınlatma psikolojisi” gerçekten insanlar üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Renk, sıcaklık, parlaklık, doygunluk gibi ışık kriterleri insan bilinci tarafından algılanarak ruh haline ve fiziksel duruma etki eder. Bu nedenle mekânın kullanım amacına uygun doğru aydınlatma türünü ve armatürlerini seçmek gerekir.
Kapalı mekânlarda kullanılan aydınlatmaların türü ya da işlevi kadar konumu da önemlidir. Göz seviyesinde konumlanan bir ışık kaynağıyla tavana konumlanan bir ışık kaynağının yarattığı etki birbirinden farklıdır. Dolayısıyla mekânı kullanan insanlar da ışığın yarattığı bu etkiyi algılar ve buna göre davranırlar. Özellikle vurgu aydınlatmalarında kullanılan teknikler ışığın konumunun ne kadar önemli olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Renk sıcaklığı teknik bir terim gibi görünse de ışığı anlamlandıran ana unsurlardandır. Renk sıcaklığı, gün ışığında net bir şekilde fark edilebilen gün doğumu, gün ortası ve gün batımı arasında dinamik olarak değişen beyaz ışığın renk geçişlerini ifade eder. Mavimsi yani soğuk ışık yüksek enerji ve verimliliği simgelerken, sarı yani sıcak ışık düşük tempo ve dinlenme gibi rahat bir atmosfer yaratır. Renk sıcaklığı geçişlerinin insanların sirkadiyen ritim, hormonsal denge ve psikolojik durumu üzerinde etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Işığın ve renklerin insanlar üzerindeki psikolojik ve fiziksel etkileri birbirlerinden tamamen bağımsız değillerdir. Çünkü aslında biyolojik yani fiziksel olarak tanımlayabileceğimiz sirkadiyen ritimdeki bozulmalar aynı zamanda yeterli melatonin salgılanmaması sebebiyle psikolojik olarak da etkiye/sorunlara neden olabilir.
Bu nedenle doğru aydınlatma tasarımları için uygulama yapılacak alanın fiziki koşullarının yanı sıra kullanım amaç ve esasları da detaylı olarak incelenmeli, çevresel şartlara uygun, doğru bir proje planı oluşturulmalıdır.
İnsan Odaklı Aydınlatma® sistemleriyle tasarlanan alanlarda, gün ışığının sağladığı ışık tonları kullanılarak oluşturulan bir dinamik bir döngü vardır. Böylece hangi saatlerde yüksek verimlilik, hangi saatlerde dinlenme ambiyansı yaratılacağı ya da hangi mekânda nasıl bir aktiviteye uyum sağlanacağı gün ışığına göre ayarlanır.
İnsan Odaklı Aydınlatma®, doğal gün ışığına en yakın özelliklerde aydınlatma sağlayarak fiziksel ve ruhsal dengeyi korumaya katkıda bulunur. Dolayısıyla insanları olumsuz yönde etkileyen yapay ışık kullanımının önüne geçilebilir.